11:28
0
2015 yılında yayınlanan ve başarılı olarak öne çıkan komedi filmlerini izleyip düşüncelerimi paylaşıyorum. Buradaki filmler yabancı, çoğu Hollywood yapımı, yerli yapımlar yer almıyor. Genel olarak izlediğim filmlerin beklediğimden güzel çıktığını söyleyebilirim.

Çok fazla yabancı komedi filmi izleyen biri değilim, daha çok klasik yerli Kemal Sunal filmleri, Şener Şen, İlyas Salman filmlerini bilen biriyim. Alışık olduğum 1970’lerin sineması ve o dönemin yapısı zaten doğal bir neşe kaynağı barındırıyor.

Bugün ise tam tersi, samimiyet, insancıllık, geleceğe dair umut tükenmişe yakın; Levent Kırca sonrası siyasi eleştiri ortamının bitmesiyle birlikte artık komedi sineması eski düzeyinde değil gibi gözüküyor. Oysa komedinin kökenine baktığımızda, tam da Atina şehir devletlerinin gerilediği bir dönemde Yunan Aristofanes’in eleştirileriyle, akıcı diyalogları ile komedinin doğduğunu görüyoruz.




Bunun dışında gülebilmek her zaman iyidir, bazen gerçeklerden uzaklaşmak, hatta gerçekleri daha iyi anlamak için biraz onları alaya almak gerekir. Olur olmaz, saçma sapan şeyler de söylemenin, her şartta eğlenebilmenin hayat kurtarıcı da bir yanı vardır.


Bana göre 2015 yılının yabancı komedi filmleri içinde:
En iyi film ve bir baş yapıt: What We Do in the Shadows
En iyi film: The Intern
En felsefi komedi filmi: Welcome to me
En iyi ikinci film: The Wedding Ringer
Aile komedisi: Vacation
Tavsiye edebileceğim ana akım komediler: Spy, Ted-2, The Night Before


(What we do in the shadows)



1.   What We Do in the Shadows

Hayatımda izlediğim en farklı ve en güzel filmlerden bir tanesi. Film Yeni Zelanda yapımı ve bu ülkedeki dinginliği gösteriyor diye düşünmekteyim. Şunu söylemek istiyorum, bizim alışık olmadığımız bir rahatlık bu. Türkiye yoksulluk, rekabet, hayat pahalılığı gibi sorunlarla uğraşır. Bundan dolayı süper kahramanlarımız vardır genellikle bizi kurtaran, komedi eleştireldir. Oysa Yeni Zelanda’daki bu film yapımcıları, vampirli absürd bir komedi filmi çekmişler. Bu filmi izledikten sonra başka bir film izlemek istemeyebilirsiniz. Film hiçbir şey anlatmıyor ama yine de seviyorsunuz. Boş boş konuşmaların arasında saklı bir şeyler var. 

2.   Welcome To Me

Öyle espirilierin kırılıp döküldüğü kahkahalar içinde bir film değil kesinlikle, hafif bir gülümseme bırakıyor üzerinizde; ne de olsa bir deliyi izlemek keyifli olabilir; hele bu deli piyangodan büyük ikramiyeyi kazanmışsa hayallerinin sonu yok. Fakat film daha çok derinliği olan bir hikaye anlatıyor, bu hikayeyi dinlemek hoşunuza giderse bir bakın derim.

Film, sınırda kişilik bozukluğu olan bir veteriner hemşiresini anlatırken, sadece kendi acılarını düşünen günümüz insanına da bir göndreme yapıyor. Örneğin bu insanın bencilliği, kendisinden başka kimseyi düşünmeme özelliği ve sonra yalnızlığı. modern insan neden yalnız sorusuna da bir anlamda cevap veriyor. Hani modern insanın parası, pulu her şeyi var da yapayalnız. Neden? Çünkü kendini düşünüyor, kendi sorunlarına o kadar dalmış ki dünyayı görmekten aciz, çevresindeki insanlar da sahip olduğu parasına göre. Kötü biri değil, ama yalnız kalmış. Hep bir haz arayışında, acı çekmekten kaçınıyor, ama tam acının içinde yaşıyor. Hayvan sevgisi var, çünkü hayvanların sevgisi karşılıksız. Seks bağımlılığı var, çünkü doğal bir mutluluk. Sağlıklı beslenme ve diyet konusunda takıntılı, çünkü kendisini çok önemsiyor. Kaygılar içindeki bedeni hasta olmaktan, ölmekten korkuyor.

Kahramanımız sayısal lotodan büyük ikramiyeyi kazanmıştır, çünkü buna kazanacağına yürekten inanmıştır. Evet, insanoğlu bir şeyin gerçekleşeceğine inanırsa o şey gerçek olabilir. Bu da modern kişisel gelişimi alaya almaktadır.

Bir taraftan da film şu mesajı veriyor, işte paraya sahipsin ve bütün hayallerini gerçekleştirebilirsin, peki sen ne istediğini biliyor musun?

Bu film bir delinin hikayesi değil, deli ile maskelenmiş bizim hikayemiz. 

3.   Spy

Orijinal James Bond filmlerinden daha güzel, daha eğlenceli bir film olduğunu söyleyebilirim. İlk başlarda klasik ajan filmlerini tiye alan, basit bir yapım olarak düşünmüştüm. Ama bu işi iyi yapmışlar, zekice kurgulanmış, komik bir film olmuş. Kadın ajanımız içinde saklı kalmış enerjiyi ortaya çıkarıp tüm kötülere kök söktürüyor.

4.   Ted 2

Mükemmel bir görünüşe sahip Hollywood yıldızlarının yanında bir oyuncak ayının komedisi. Zengin kadrosuna rağmen bol küfürlü ve argo içerdiğini belirtmek isterim. Oyuncak ayı olsa da +18 İzlenebilir, komik.

5. TURBO KID

Böyle fantastik, macera tarzında bir film, komedi değil. 

6.   The Intern

2 saat boyunca sıkılmadan izledim. 70 yaşında emekli bir çalışan rolünde oynanyan Robert de Niro, filmde yaşlı bir stajyer olarak bir internet mağazasında işe başlar. Burada bilge kişiliğiyle tüm çalışanların sevgisini kazanır, onlarla arkadaş olur ve olaylar gelişir.

Hayatta, çevremizde tecrübeli ve kaliteli insanların varlığı her zaman çok önemlidir. Çünkü yaşam genelde kendini tekrar eder, ve biz bu tekrarlarda öğreniriz. Eğer tek başımızaysak, bize yol gösterecek birileri yoksa, bu süreçleri daha çok yaşayarak, kendi başımıza atlatırız ve bu çoğunlukla sancılı bir öğrenim süreci olur, ayrıca vakit kaybederiz, bazen ilerlemeyiz. Oysa tecrübeli insanların öğütleri genelde işe yarar, bu süreçleri daha kolay atlatmamızı sağlar.



Film bir taraftan hayata 70 yaşındaki bir insanın gözünden bakıyor, ki bunu yaşlılık sorununa da bir gönderme olarak düşünebiliriz. Yaşlanmak demek hayatın sonu değil. Yaşlılık seyahat etmeyle, torunlarla vakit geçirmeyle ya da hastalıklarla uğraşmak demek değildir. Yaşamak –yaşlılıkda da dahil– öğrenmek demektir, çalışmak demektir, insanlarla birlikte olmak demektir, eğlenemek, sevmek, sevilmek demektir. Bunların bir yaşı, bir sonu olmamalıdır. Film de bir anlamda bunu anlatıyor. Genç neslin eskilerin tecrüblerinden, bilgeliğinden öğrenecek çok şeyleri vardır; aynı şekilde öğrenme süreci yaş almayla da bitmez, bitmemelidir. Eskiler de yeni dünyayı öğrenmeli, gençlerin enerjisini hissetmelidir.

Bu bakış açısıyla iyi bir film olmuş.

7.   Entourage

Bana hitap etmiyor. Yatlarda kızlarla parti verelim tarzı filmleri sevenler için ideal. 8 bölümlük ödüllü bir dizinin filmi olduğu için, bu gözle de bakmak gerekir.

8.  Trainwreck (Aşk kazası)

Bu filmi izlemedim, ama konusu şöyle, tek eşliliğe inanmayan bir kadının komik hikayesini anlatıyor film, tahmin edileceği üzere sonradan onun bu fikirlerini sorgulatacak bir adamla tanışır.

Kimi kan görmeye dayanamaz, kiminin yılan, böcek korkusu vardır; adını duyunca irkilir, resmine bile bakamaz. Benim de aldatan, yalan söyleyen kadınlara karşı böyle bir alerjim var, filmi biraz izlemeye çalıştım ama 10 dakika dayanabildim. Belki sonu iyi bitecek, güzel şeyler olacak ama ben kendi komfor alanımda kalıp seyretmemeyi uygun buldum.

9.   The Night Before

Arkadaşlık önemlidir ama ilişkiler evrilir. Böyle diyor filmin sonunda, orta halli, seyirlik hoş bir Amerikan filmi.

30’lu yaşlardan sonra herkes kendi yoluna gider ama arkadaşlıklar evrilir, ya da evrilmesi gerekir, onları yaşatmak gerekir. Eskisi gibi de olamaz arkadaşlık ama yeni duruma ayak uydurmalıdır.

 Arkadaşlardan Yahudi rolünde oynayan Seth Rogen’in güzel bir rolü var, filmi izleten unsurlardan biri diye düşünüyorum.

10.  Deathgasm

Metal komedi, heavy metal müzik.. Bol kanlı vahşetli, başka da bir şey yok bence, meraklısına.

11. The Wedding Ringer

Sosyalleşme sorunlu erkekler için sadıçlık hizmeti. Yalan ve kıvırtma üzerine bir komedi. Dolap çevirilirken hislere yer olmaz, ama yine de arkadaşlık üzerine biraz dram içermektedir.

Düğününe çağıracak arkadaşları olmayan erkekler ezikler midir yoksa sıradan erkekler mi? Çünkü filmdeki sekreter kadının dediği gibi, sıradan erkekler kadınların yaptığı gibi sırlarını, duygusallıklarını başkalarıyla paylaşmazlar. Kadınlar gözeticidir, oturup birbirinin sorunlarını dinlerler.
Düğünler kadınlar içindir, keyfini süren sen olmayacaksın...

12. Vacation

Komik bir aile filmi izlemek isteyenler için tavsiye ederim. İnsancıl, sıcak, güzel bir film. Bazı espirileri çok komik. İyi niyetli pilot bir baba, sorumluluk sahibi büyük kardeş.