2015
yılında yayınlanan ve başarılı olarak öne çıkan komedi filmlerini izleyip
düşüncelerimi paylaşıyorum. Buradaki filmler yabancı, çoğu Hollywood yapımı,
yerli yapımlar yer almıyor. Genel olarak izlediğim filmlerin beklediğimden güzel
çıktığını söyleyebilirim.
Çok
fazla yabancı komedi filmi izleyen biri değilim, daha çok klasik yerli Kemal
Sunal filmleri, Şener Şen, İlyas Salman filmlerini bilen biriyim. Alışık
olduğum 1970’lerin sineması ve o dönemin yapısı zaten doğal bir neşe kaynağı
barındırıyor.
Bugün
ise tam tersi, samimiyet, insancıllık, geleceğe dair umut tükenmişe yakın;
Levent Kırca sonrası siyasi eleştiri ortamının bitmesiyle birlikte artık komedi
sineması eski düzeyinde değil gibi gözüküyor. Oysa komedinin kökenine baktığımızda,
tam da Atina şehir devletlerinin gerilediği bir dönemde Yunan Aristofanes’in
eleştirileriyle, akıcı diyalogları ile komedinin doğduğunu görüyoruz.
Bunun
dışında gülebilmek her zaman iyidir, bazen gerçeklerden uzaklaşmak, hatta
gerçekleri daha iyi anlamak için biraz onları alaya almak gerekir. Olur olmaz,
saçma sapan şeyler de söylemenin, her şartta eğlenebilmenin hayat kurtarıcı da
bir yanı vardır.
Bana
göre 2015 yılının yabancı komedi filmleri içinde:
En iyi film ve bir baş yapıt: What We Do in the Shadows
En iyi film: The Intern
En felsefi komedi filmi: Welcome to me
En iyi ikinci film: The Wedding Ringer
Aile komedisi: Vacation
Tavsiye edebileceğim ana akım komediler: Spy, Ted-2, The Night Before
(What we do in the shadows)
1. What We Do in the Shadows
Hayatımda izlediğim en farklı ve en güzel
filmlerden bir tanesi. Film Yeni Zelanda yapımı ve bu ülkedeki dinginliği
gösteriyor diye düşünmekteyim. Şunu söylemek istiyorum, bizim alışık
olmadığımız bir rahatlık bu. Türkiye yoksulluk, rekabet, hayat pahalılığı gibi
sorunlarla uğraşır. Bundan dolayı süper kahramanlarımız vardır genellikle bizi
kurtaran, komedi eleştireldir. Oysa Yeni Zelanda’daki bu film yapımcıları,
vampirli absürd bir komedi filmi çekmişler. Bu filmi izledikten sonra başka bir
film izlemek istemeyebilirsiniz. Film hiçbir şey anlatmıyor ama yine de
seviyorsunuz. Boş boş konuşmaların arasında saklı bir şeyler var.
2. Welcome To Me
Öyle espirilierin kırılıp döküldüğü kahkahalar
içinde bir film değil kesinlikle, hafif bir gülümseme bırakıyor üzerinizde; ne
de olsa bir deliyi izlemek keyifli olabilir; hele bu deli piyangodan büyük
ikramiyeyi kazanmışsa hayallerinin sonu yok. Fakat film daha çok derinliği olan
bir hikaye anlatıyor, bu hikayeyi dinlemek hoşunuza giderse bir bakın derim.
Film, sınırda kişilik bozukluğu olan bir
veteriner hemşiresini anlatırken, sadece kendi acılarını düşünen günümüz
insanına da bir göndreme yapıyor. Örneğin bu insanın bencilliği, kendisinden
başka kimseyi düşünmeme özelliği ve sonra yalnızlığı. modern insan neden yalnız
sorusuna da bir anlamda cevap veriyor. Hani modern insanın parası, pulu her
şeyi var da yapayalnız. Neden? Çünkü kendini düşünüyor, kendi sorunlarına o
kadar dalmış ki dünyayı görmekten aciz, çevresindeki insanlar da sahip olduğu parasına
göre. Kötü biri değil, ama yalnız kalmış. Hep bir haz arayışında, acı çekmekten
kaçınıyor, ama tam acının içinde yaşıyor. Hayvan sevgisi var, çünkü hayvanların
sevgisi karşılıksız. Seks bağımlılığı var, çünkü doğal bir mutluluk. Sağlıklı
beslenme ve diyet konusunda takıntılı, çünkü kendisini çok önemsiyor. Kaygılar
içindeki bedeni hasta olmaktan, ölmekten korkuyor.
Kahramanımız sayısal lotodan büyük ikramiyeyi
kazanmıştır, çünkü buna kazanacağına yürekten inanmıştır. Evet, insanoğlu bir
şeyin gerçekleşeceğine inanırsa o şey gerçek olabilir. Bu da modern kişisel
gelişimi alaya almaktadır.
Bir taraftan da film şu mesajı veriyor, işte
paraya sahipsin ve bütün hayallerini gerçekleştirebilirsin, peki sen ne
istediğini biliyor musun?
Bu film bir delinin hikayesi değil, deli ile
maskelenmiş bizim hikayemiz.
3. Spy
Orijinal James Bond filmlerinden daha güzel, daha
eğlenceli bir film olduğunu söyleyebilirim. İlk başlarda klasik ajan filmlerini
tiye alan, basit bir yapım olarak düşünmüştüm. Ama bu işi iyi yapmışlar, zekice
kurgulanmış, komik bir film olmuş. Kadın ajanımız içinde saklı kalmış enerjiyi ortaya
çıkarıp tüm kötülere kök söktürüyor.
4. Ted 2
Mükemmel bir görünüşe sahip Hollywood
yıldızlarının yanında bir oyuncak ayının komedisi. Zengin kadrosuna rağmen bol
küfürlü ve argo içerdiğini belirtmek isterim. Oyuncak ayı olsa da +18
İzlenebilir, komik.
5. TURBO KID
Böyle fantastik, macera tarzında bir film, komedi
değil.
6. The Intern
2 saat boyunca sıkılmadan izledim. 70 yaşında
emekli bir çalışan rolünde oynanyan Robert de Niro, filmde yaşlı bir stajyer
olarak bir internet mağazasında işe başlar. Burada bilge kişiliğiyle tüm
çalışanların sevgisini kazanır, onlarla arkadaş olur ve olaylar gelişir.
Hayatta, çevremizde tecrübeli ve kaliteli
insanların varlığı her zaman çok önemlidir. Çünkü yaşam genelde kendini tekrar
eder, ve biz bu tekrarlarda öğreniriz. Eğer tek başımızaysak, bize yol
gösterecek birileri yoksa, bu süreçleri daha çok yaşayarak, kendi başımıza atlatırız
ve bu çoğunlukla sancılı bir öğrenim süreci olur, ayrıca vakit kaybederiz, bazen
ilerlemeyiz. Oysa tecrübeli insanların öğütleri genelde işe yarar, bu süreçleri
daha kolay atlatmamızı sağlar.
Film bir taraftan hayata 70 yaşındaki bir insanın
gözünden bakıyor, ki bunu yaşlılık sorununa da bir gönderme olarak
düşünebiliriz. Yaşlanmak demek hayatın sonu değil. Yaşlılık seyahat etmeyle,
torunlarla vakit geçirmeyle ya da hastalıklarla uğraşmak demek değildir.
Yaşamak –yaşlılıkda da dahil– öğrenmek demektir, çalışmak demektir, insanlarla
birlikte olmak demektir, eğlenemek, sevmek, sevilmek demektir. Bunların bir
yaşı, bir sonu olmamalıdır. Film de bir anlamda bunu anlatıyor. Genç neslin
eskilerin tecrüblerinden, bilgeliğinden öğrenecek çok şeyleri vardır; aynı
şekilde öğrenme süreci yaş almayla da bitmez, bitmemelidir. Eskiler de yeni
dünyayı öğrenmeli, gençlerin enerjisini hissetmelidir.
Bu bakış açısıyla iyi bir film olmuş.
7. Entourage
Bana hitap etmiyor. Yatlarda kızlarla parti
verelim tarzı filmleri sevenler için ideal. 8 bölümlük ödüllü bir dizinin filmi
olduğu için, bu gözle de bakmak gerekir.
8. Trainwreck (Aşk kazası)
Bu filmi izlemedim, ama konusu şöyle, tek
eşliliğe inanmayan bir kadının komik hikayesini anlatıyor film, tahmin
edileceği üzere sonradan onun bu fikirlerini sorgulatacak bir adamla tanışır.
Kimi kan görmeye dayanamaz, kiminin yılan, böcek
korkusu vardır; adını duyunca irkilir, resmine bile bakamaz. Benim de aldatan,
yalan söyleyen kadınlara karşı böyle bir alerjim var, filmi biraz izlemeye
çalıştım ama 10 dakika dayanabildim. Belki sonu iyi bitecek, güzel şeyler
olacak ama ben kendi komfor alanımda kalıp seyretmemeyi uygun buldum.
9. The Night Before
Arkadaşlık önemlidir ama ilişkiler evrilir. Böyle
diyor filmin sonunda, orta halli, seyirlik hoş bir Amerikan filmi.
30’lu yaşlardan sonra herkes kendi yoluna gider
ama arkadaşlıklar evrilir, ya da evrilmesi gerekir, onları yaşatmak gerekir. Eskisi
gibi de olamaz arkadaşlık ama yeni duruma ayak uydurmalıdır.
Arkadaşlardan
Yahudi rolünde oynayan Seth Rogen’in güzel bir rolü var, filmi izleten
unsurlardan biri diye düşünüyorum.
10. Deathgasm
Metal komedi, heavy metal müzik.. Bol kanlı
vahşetli, başka da bir şey yok bence, meraklısına.
11. The Wedding Ringer
Sosyalleşme sorunlu erkekler için sadıçlık
hizmeti. Yalan ve kıvırtma üzerine bir komedi. Dolap çevirilirken hislere yer
olmaz, ama yine de arkadaşlık üzerine biraz dram içermektedir.
Düğününe çağıracak arkadaşları olmayan erkekler
ezikler midir yoksa sıradan erkekler mi? Çünkü filmdeki sekreter kadının dediği
gibi, sıradan erkekler kadınların yaptığı gibi sırlarını, duygusallıklarını
başkalarıyla paylaşmazlar. Kadınlar gözeticidir, oturup birbirinin sorunlarını
dinlerler.
Düğünler kadınlar içindir, keyfini süren sen
olmayacaksın...
12. Vacation
Komik bir aile filmi izlemek isteyenler için
tavsiye ederim. İnsancıl, sıcak, güzel bir film. Bazı espirileri çok komik. İyi
niyetli pilot bir baba, sorumluluk sahibi büyük kardeş.